Blogger tarafından desteklenmektedir.

Sevgili 2019!



Sevgili 2019… Gönül isterdi ki baştan sona seni öveyim, yerlere göklere sığdıramayayım seni; hatta diyeyim ki 2018’de ki mezelerden bile güzeldi mezelerin hem de yarı fiyatına. Diyemiyorum be anacım…. Bak ama ne diyeceğim, bazı mezelerin çok güzeldi gerçekten hala saklıyorum onları ama bazılarına dokunmadım bile yoklar artık; bunun yanı sıra enflasyon seni de vurmuş anlaşılan çok pahalıya patladın bana. Tüm bunların yanında tutar tarafı olmayan kazık bir meyhane de değildin he asma suratını…

Yahu ben kendi kendime takılmaktaydım be anacım geldin dengemi bozdun, unutturdun bildiklerimi kalmadı ezberimde hiçbir şey… Hiçbir şey yapmayarak çok şey yapıyormuş gibi hissetmeyi öğrettin bana bunun ne demek olduğunu biliyor musun? Sana bu konuda çok küfrediyorum... Ben kendimi bildiğimi bilirdim, sen bana kendimi unutturdun. Dengem yok artık hâlbuki hiç olmadığım kadar her şeyin ortasındayım. Tek eksiğim Çorum’a gitmek eğer gidersem Dünya’nın da ortasında olabilirim. Nasıl şaka? Akıyor bu gece…  Bu denge denen meretin, ortada olunca tamamen çekmesi gerekmiyor mu abi? Boş tahterevalli gibiyim tam ortadayım ve motor sürekli rölantide, sabit değil hiçbir şey nereye gidecek olsam sanki yere çuvallanacak gibiyim ve o kadar tırsıyorum ki hareket etmeye… İşin kötüsü inmeye de niyetim yok, galiba hayatımda ilk defa bir şeye ihtiyaç duyuyorum. Daha güçlü bir şeye çünkü yukarda olmak için kendi kendime yetemiyorum artık. Bir gücün dokunuşu lazım gibi ama bunu da kabullenemiyorum. Ben de inandım artık sizin alınız al, morunuz mor…

Bir zamanlar yerdeyken ve kalkabileceğimi düşünmüyorken yine ben koşmuştum kendimi kaldırmak için çünkü elini tuttuklarım çekmiyordu beni sadece elimi tutuyorlardı. Kendimi yukarı çeksem, onları aşağı alırdım ben de yerde kalmayı yeğledim ama kalktığımda olmadım onlar gibi, tutmadım bile ellerini… Derken bir daha düşmeye başlamıştım, 2018 bunu iyi bilir. Hem de ne düşmek, hani düşüş bitse yerdeyim dersin ama gittikçe gidiyordu aynı sonsuzluk gibi. Üç el uzanmıştı bana, 2018’in bana kazandırdığı en değerli üç el… Sen tutar tarafı olmayan bir meyhane değildin belki ama sofradan bir kadehi kaldırdın ve arka masaya koydun. Artık iki el var ve üçüncü el, rakısını sırtı bana dönük içiyor. Ne o kadehi, ne seni ne de kendimi hiçbir zaman affetmeyeceğim ama arka masaya gidecek de değilim o kadehi tekrar masaya koyacak da değil.

Bir ara; bazı sözleri söylememiş olmayı diledim, bazı yerlerde var olmamış olmayı diledim, zamanda geriye gitmek istedim, çok fazla “keşke” dedim sonra keşkelerimin “iyi ki” oluşunu minnettarlık ile izledim. Balkona çıktım, çiçekleri suladım ve sanki onlarda yıllardır bunu bekliyormuşçasına canlandılar. Konuştum, konuştuk… Bir çiçek nasıl olunur onu öğrendim meğer onlarda ben olmak nasılmış onu öğrenmişler. Hem artık biliyorlar onlara neden su verilmediğini. Sahiden yıllardır bekliyorlarmış ve artık balkonumda değiller ve saat artık 17:45 de değil.

Sarılmanın insan psikolojisi için ne denli önemli bir şey olduğunu öğrendim. Sarıldım sevdiklerime, sarıldım beni sevenlere. Anneme, babama, kardeşime sarıldım… Ama öyle bir sarılmayla karşılaştım ki senin sayende, dokunmadan, temas etmeden kelimeler ile sarılabilmenin diğerine nazaran ne kadar kuvvetli olabildiğini şaşırarak öğrendim. Benden bir şeyler aldın, beni kararsızlıklar içinde karar verememeye mahkûm bıraktın ama bana güveni, sevgiyi de tekrar tekrar öğrettin. Bunun için minnettarım ama asıl korkum bunu benden elbet bir gün alacağını biliyor olmam.

Sen bana sev dedin; sevdiğimde de sevmediğimde de beni cezalandırdın, bana güven dedin; güvendiğimde de güvenmediğimde de beni azarladın. Bu dünyadaysan buna değmelisin dedin ama ben buna değemedim. Bunun için bir şey de yapamadım. Kaldım, olduğum yerde öylece, arkama bakarak. Şimdi izninle dönmek istiyorum önüme ve yalpalayarak da olsa, düşe kalka da olsa yürümek... O tahterevalliyi de parçalamak istiyorum bir daha binmemek üzere. Sen, kahkahalar atarken gözden yaş gelmesi kadar gariptin ve ben elimi yüzüme götüremeden gittin. Hoşça kal Sevgili 2019 seni de öpüyorum Mayısından, Temmuzundan, Ağustosundan, Kasımından… Dikkat et kendine her neredeysen emi…

0 Comments :

Yorum Gönder